Mimarlıkta Mit ve Metinlerarasılık: Eisenman’dan Fujýmoto’ya Izgara

 

Son zamanlarda Uzak Doğulu mimarlar arasında ızgara kafesi küçük bir trende dönüşmüştür. Kengo Kuma ve SouFujimoto gibi ismi duyulmuş mimarların başını çektiği bu trendin çıkışının, Belçika’da üretilmiş bir çizgi-roman olan La FièvreD’Urbicande’ın 2011 yılında Japonya’da yayınlanmasıyla bağlantılı olduğu görülüyor. Bu çizgi-romandaki ızgara, fantastik bir yapı olarak Peter Eisenman’ın mimarisinde ızgara kafesinin geçirdiği dönüşümü akla getirmektedir. 1960’larda yapısalcı bir kuram geliştirmeye başlayan Eisenman, 1970’lerin sonuna geldiğinde kuramını oluşturan ızgara ve diğer unsurları, sanki bunların mitsel nitelikte olduğunu fark etmiş gibi, yapısöküme tâbi tutmaya başlamıştır. Bu süreç sonunda ızgara kavramsal bir nesne olmaktan çıkarak hem fizikî hâle gelmiş, hem de mitsel yapısını ifşa etmeye başlamıştır. Mimari bir yapının içinden aniden çıkıveren ızgara fantastik bir şey, bir hayalet olarak La Fièvre D’Urbicande’ın da ana temasıdır. Japonya’da da ızgaranın kavramsal bir yaklaşım olarak değil de, bir fantastik imge olarak alıntılanmış olduğu söylenebilir. Izgarayla ilgili bütün bu gelişmeleri birbirine bağlayan yazılı ve görsel ortamlar, mimarlığın metinleşmesine aracılık etmektedir.